“2011 ABD silah ithalat endüstrisi için oldukça iyi bir yıl oldu. Hatta en iyisi ABD silah satışları 66.3 milyar dolar ile zirve yaptı. Fevkalade bir rakam özellikle 85.3 milyar dolarlık dünya silah pazarının 4’te 3’ünden büyük bir rakam olduğunu dikkate alınca. ABD kongresinin raporuna göre 21.4 milyar dolar olan geçen senenin toplam satış rakamından 3 kat büyük bir satış yapıldı. Buna neden olarak İran’ın artan bölgesel arzuları ve İran’a yönelik endişeler gösterildi. “Düşünce eğer bu ülkelere silah satarsak İran ile bir çatışma yaşamaları ihtimalini azaltırız. Ayrıca İran’ın hürmüz boğazını kapatma konusundaki emellerinin sonuçsuz olacağına İran’ı ikna edebiliriz.”1 Peki en büyük müşteriler kimler? Suudi Arabistan 33.4 milyar dolarlık antlaşma imzaladı. 54 adet bir filo F15 savaş uçağı, füzeler ve helikopterler aldı. Birleşik Arap Emirlikleri 4.43 milyar dolarlık gelişmiş füze savunma sistemleri, Chinook helikopterleri aldı. Umman’da 1.4 milyar Dolara bir filo 18 adet F-16 savaş uçağı aldı. Satışlar Kuveyt ve Katar’a da yüksekti. Bu ülkelerin hepsi İran’ı baskı altında tutmada ve petrol naklinde kullanılan denizyollarını korumakta ABD’nin stratejik savunma partnerleri olarak görülmekte.” 2
Sürekli İran’a saldırı planları ile ilgili haberler duyduğumuz bir dönemde körfez ülkelerinin böyle büyük bir silahlanma içerisinde olması acaba İran’la ABD’nin yaşayabileceği bir çatışmaya bu ülkelerinde çekilebileği sorusunu akla getiriyor. Diğer yandan İsrail’in sürekli İran’ı vuracağım söylemleri ve İran’ın da karşılık olarak Hürmüz boğazını kapatırım tehditleri’nin ABD silah şirketleri için ciddi faydalar sağladığını görülmekte.
Körfez ülkelerinden 2011 yılı itibariyle milli gelirinin Suudi Arabistan %11.4 Umman %9.7’sini Birleşik Arap Emirlikleri %7.3’ünü askeri harcamalara ayırdı. Milli gelirin %3’ten büyük kısmının askeri harcamalara ayrılması yüksek askeri harcamalar olarak görülmekte. Uzun vadede yüksek askeri harcamalar yapan ülkeler diğer ekonomik sorunları ihmal etmekte, kısa vadede askeri güç buna bağlı politik güç kazansa bile uzun vadede ekonomik darboğazlar yaşamakta ve ekonomik rekabette güç kaybetmektedir. Tarihçi Paul Kennedy Sovyetler Birliği’nin yıkılmasında çok yüksek askeri harcamaları ve diğer ekonomik sorunları ihmal etmesi önemli rol oynadığını belirtmekte. Ayrıca ABD’nin Irak ve Afganistan’da yaptığı yüksek askeri harcamalar 2008’de yaşadığı krizin nedeni olarak birçok uzman tarafından gösterildi.
İslam dünyasının en zengin ülkeleri körfez ülkeleri. Bu ülkeler ise kaynaklarını etkin bir şekilde kullanmıyor. Ve ekonomik kaynaklarının önemli bir kısmını silah alımı yaparak ABD’ye aktarıyor. ABD ve Avrupa’nın yüksek yaşam standartlarına ulaştığı ve tüm dünya’dan beyin göçü aldığı Hindistan ve Çin’in hızla zenginleştiği bir dönemde İslam dünyası’nın Petrol zengini Arap ülkeleri ve İran birbiriyle mücadele etmekte. Yüzyıllardır ABD ve Avrupa’nın gerisindeyiz. Şu an bile Çin’in kişi başı milli geliri İslam dünyasındaki ülkelerin çoğundan Hindistan'ın ise Hindistan’a sınır Pakistan ve Bangladeş’ten yüksek. Çin ve Hindistan’ın her ikisi de yüksek büyüme oranları kaydetmeye devam etmekte. Eğer İslam dünyası olarak Hindistan ve Çin'inde gerisine düşersek tümüyle dibe vurmuş olacağız.
1- Richard Weitz Center for Political Military Analysis
2- http://www.youtube.com/watch?v=G9QWZq05AZE
3- http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_military_expenditures
4. Physics of the Future Michıo Kaku
5- http://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_GDP_(nominal)_per_capita
5-http://enerjienstitusu.com/2012/03/19/hurmuz-bogazi-kapanirsa-basra-petrolu-ceyhana-akacak/
