KırmızıToprak
 
  Başlangıç
  Forum
  İletişim
  Physics of the Immosible
  Kim Possible
  Translation Tercüme
  Kitap Özetleri
  Hikayeler
  LİDER EKONOMİ
  BİZ JAPONLARI ÇOK SEVİYORUZ
  Çin Altın Rezervi
  Portakallar ve Şehriyeler
  Fordist ve Postfordist dönem
  Toprak
  AFGANİSTAN SAVAŞI
  IRAK SAVAŞI
  KIBRIS VE STATÜKO
  ULUS DEVLET VE KÜRESELLEŞME
  Geyikler ve Trenler
  HİÇ BİR ŞEY KESİN DEĞİL
  ÜÇ ON’DAN BÜYÜKTÜR
  BİLE BİLE LADES
  TÜRKİYE İRAN REKABETİ
  TÜRKLER VE DUYGUSALLIK
  SIRADAKİ BASAMAK
  Batlamyus Zamansalı
  Uzaylı istilası ve dünya birliği
  Bizim devlet fakirden alıp zengine vermekte
  İran’ın Ajanları
  ABD’nin silah satışları ve İslam Dünyası
  Azerbaycan ekonomisi küçüldü
  Avrupa'nın Doğu sınırları
TÜRKLER VE DUYGUSALLIK

 

TÜRKLER VE DUYGUSALLIK

            Türklerin en bariz özelliklerinden birisi duygusallık. Nasıl ki Amerikalılar aksiyon filmleri, Japonların animasyonları çok kaliteli ise bizim de duygusal filmleriniz rakipsiz. Son zamanlardaki Issız Adam, Babam ve Oğlum gerçekten güçlü bir duygusallığa sahipti. Yeşilçam filimleri ise duygusallığı öyle güçlü bir biçimde işlemiştiki hiç eskimiyor hala bugün bile yeşilçam filmleri bolca izleniyor. Duygusallığı böyle güçlü bir şekilde izleyen Türk sinemasının yeniden güç kazanması  Türk dizilerinin ortadoğuda izlenme rekorları kırması hiç de şaşırtıcı değil

            Türkiye’de yaşayan yabancılarda bu durumu ifade ediyorlar.Casper’ın Texaslı CEO’su Charlatte Anne Lamprecht Türkishtime dergisine verdiği reportajda Türk insanının çok duygusal olduğunu gözlemlerine dayanarak ifade ediyor.

            Zaten Türkler duygusallık konusunda tarihsel bir geçmişe de sahip. Birçok ülkede yabancı düşmanlığı oldukça güçlüyken Türkler tarih boyunca ve hala günümüzde dünyanın dörtbir tarafından göçmenlere kapılarını açtılar. Onlara Türkiye’de rahatça yaşama ve çalışma imkanı sundular. Türkler 1492 yılından İtalya’dan sürülen Yahudilere kapılarını açtı. İsveç kralı Demirbaş Şarl Rusya ile yaptığı  savaşta yenik düşünce 1713 yılında Osmanlı’ya sığındı. Hatta İstanbul’da 5 yıl kaldıki, ona Demirbaş lakabı bundan dolayı takıldı. Osmanlı’yı Ruslar’a karşı kışkırtmış ve Prut savaşının çıkmasına neden olmuştu. 1848 yılında Macar ihtilali Rus ve Avusturyalıların işbirliği ile bastırıldı. Yenilen Macarlar Osmanlı’ya sığındı. Sonrasında Macarlarla işbirliği yapmış Lehliler de Osmanı’ya sığındı. Osmanlı bunları kabul etmekte tereddüt etmedi. Avusturya Macar mültecilerin, Rusya ise Leh Mültecilerin iadesi konusunda Osmanlı’ya baskı yaptılar. Ancak Osmanlı mültecileri iade etmedi. Rusya ve Avusturya Osmanlıya savaş tehdidinde bulunması bile Osmanlı’nın kararlı tutumunu değiştirmedi. Sonrasında Rusya Osmanlı’ya karşı Kırım savaşını başlattı. 

            Yakın geçmiştede Türkler bu tutumunu sürdürdü. Türkiye Nazi Almanya’sından kaçan Yahudi Bilimadamlarına kapılarını açtı. Bunlara Üniversitelerinde iş verdi ve yüksek maaşlar ödedi. 1991’de Demir Perde’nin yıkılması sonucu eski demir perde ülkelerinde birçok kişi gelip Türkiye’de çalışma imkanını buldular. Hatta 2008’den sonra bazı Avrupa ülkelerinde yaşanan kriz sonucu Avrupa’daki birçok nitelikli çalışan Türkiye’de kariyerlerini sürdürdüler. Türkiye Uluslarası bir göç yolu üzerinde. Afrika’dan ve Hint alt kıtasından göçmenler Türkiye üzerinden Avrupa’ya akıyorlar. Bunların bir kısmı ise Türkiye’de yaşamayı tercih ediyor.Son yıllarda caddelerde sıklıkla seyyar olarak saat satan Afrikalıları görüyorum ki aslında çok renkli bir Türkiye’yi görmek beni sevindiriyor.

            Türkiye’nin Uluslarası ilişkilerinde de Türklerin bu duygusallığının etkisini görmek mümkün. Başbakan Tayyip Erdağan’ın Davos’ta yaptığı çıkış bir duygusallık patlamasıydı. Plajlarda İsrail tarafından öldürülen çocuklarının kendisinde oluşturduğu acıyı ifade etmiş konuşması moderetor tarafından kesilmeye çalışılınca ise soğukkanlılığını koruyamamış bir daha Davos’a gelmem diyerekten konferansı terketmişti. Türkiye’de muhalifler Erdoğan’ı seçimlerde prim yapmak için İsrail’e yüklendiğini söyleyerek eleştirdiler. Yabancı analistler ise Türkiye’nin Arap dünyası ile ilişkilerini geliştirmek için İsrail’i eleştirdiği yorumunu yaptılar.

            Birçok ülkede ekonomik ve politik amaçlar dış politakanın belirlenmesinde birincil etkilidir. Ancak Türkiye’nin dış politikasında duygusal faktörler önemlidir. Çoğu zaman politik ve ekonomik amaçların önündedir.

            Birçok dış politikasında Türkiye insani nedenlerden dolayı tavır aldığını ifade etsede analistler bunun altında başka nedenler aramakta. Örneğin Suriye Politikasında Türkiye Esad yönetimi ile bir problemi olmadığını ancak Suriye’de ki insani durumun  kötüye gitmesi üzerin Esad yönetimine karşı tavır aldığını söylese yabancı analistler Türkiye’nin Suriye’deki şii iktidarı devirmek için Esad’a karşı sünni muhalifleri desteklediği yorumlarını yapmakta. Ki Esad yönetiminin geçmiştede şii olmasına rağmen AK parti iktidarı bugüne kadar bunu hiç problem yapmamıştı. Türkiye’nin Suriye ile çok iyi hızla gelişen ilişkileri vardı. Suriye’de karmaşa başladığı zaman Türkiye uzun bir süre Esad yönetimine reform yapması için ikna etmeye çalıştı. Ancak bir ilerleme kaydedemeyince Esad yönetimi ile ilişkilerini sonlandırdı ve muhalifleri desteklemeye başladı. Dışışleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Esad yönetimi ile görüşmelerini şöyle anlatıyor. Biz Esad yönetimine bazı reformları acilen yerine getirmeleri gerektiğini söyledik. Suriye’liler bu konuda bizle hemfikirdi. Reformları en kısa zamanda gerçekleştireceklerini söylediler. Ancak devam eden süreçte Suriye’de şiddet sürmeye devam etti. Ahmet Davutoğlu Esad yönetiminin psikolojisini şöyle anlatıyor. Suriye önce isyancıları bastıralım güvenliği sağlıyalım ondan sonra gerekli reformları  yapacağız düşüncesindeydi. Ahmet Davutoğlu ise Esad yönetimini ikna etmek için son şu sözü söyledi. Bir an önce gerekli reformları yapmazsanız o beklediğiniz güvenli gün hiç gelmeyecek işler hep daha kötüye gidecek. Ve söylediği gibi oldu.  İlk başta sadece reform için barışçıl protesto yapan Esad’ın gitmesini bile istemeyen muhalifler şimdi tüm rejimi yıkmak için savaşıyorlar.

            Bir kişi, bir ülke samimiyetini matamatiksel olarak kanıtlaması mümkün değil. Potter Steward bir mahkeme esnasında pornografiyi tarif etmesi gerekmişti, yapamadı. Ancak şöyle tamamladı. Gördüğüm zaman porno olduğunu anlıyorum. Samimiyet ve duygusallık elle tutulur şeyler olmamasına rağmen milletlerin özelliklerini ve kişileri yakından tanındığı zaman onların ne zaman samimi tavırlarda bulunduğunu anlamak mümkün.

            Tayyip Erdoğan’ın bir şiir okuduğu için hapse girmesi Ahmet Davutoğlu’nun ise siyasetle hiç ilgisi olmayan bir akedemisyen olduğunu ve Abdullah Gül’ün ısrarı üzerine siyasete girdiği ve çok zaman ise hayalperestlikle suçlanması her ikisininde duygusal kişiliklerinin göstergesi.

03.08.2012

 

 
 
   
English Blog  
 

Blog

 
44822 ziyaretçi (83943 klik) burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol