BİZ JAPONLARI ÇOK SEVİYORUZ
*GİRİŞ*
Osmanlının İkinci Viyana Kuşatmasının istihbaratını Japonlar Hollandalılardan almışlardı. 2. Abdulhamit ise batı istihbaratına dayalı olarak Japonya-Rusya savaşını yakından takip etmişti. 2. Abdulhamit zamanında Japonlar Osmanlıya ilk diplomatik heyeti yollamış bunu takiben Osmanlı’da Japonya’ya Ertuğrul gemisini yollamıştır.
Devam eden süreçte yıllar boyu Türkiye’den Japonya’ya , Japonya’dan Türkiye’ye Heyetler geldi gitti. Her heyette iyi niyet dilekleriyle kuşanmıştı. Biz Japonları çok seviyorduk Japonlarda bizi çok seviyordu. Bu hislerimizi içimizde tutmuyor sık sık ifade ediyorduk.
Niçin birbirimizi bu kadar çok seviyorduk? Türk bakış açısından Japonya Batı dışındaki ilk sanayileşmiş ülkeydi. Bu gözlemin bileşkesi sadece batı ülkelerinin sanayileşebileceği -zenginleşebileceği önyargısını yıkmıştı. Japonya bakış açısına göre ise Türkiye Batı dışındaki önemli bir askeri, siyasi ekonomik güce sahip olan bir ülke olmasınıni yanısıra İslam Dünyasının en mühim ve köklü ülkesiydi.
1 *BİR MİLYON TANK*
Türkiye Başbakan yardımcısı Necmettin Erbakan Basına demeç veriyor. Bir milyon tank üreteceğiz. Haber Uluslararası basına çıkıyor. Bu konuşmayı kimse ciddiye almıyor Japonlar hariç. Bir Japon heyet Türkiye’ye geliyor ve Türk bürokratlarla görüşüyor. Şöyle diyor Japonlar ; Bir milyon tankı hiçbir ülke tek başına üretemez, Ancak biz bu üretimin bir kısmını biz yapabiliriz.
Türk bürokratlar şaşırıyorlar verecek cevap bulamıyorlar. Bir hazırcevapa danıştıktan sonra şöyle söylüyorlar. Evet biz bir milyon tank üreteceğiz fakat su tankı üreteceğiz. Zahmet edip gelmişsiniz ama büyük bir yanlış anlaşılma olmuş.
2- *BİRİNCİ BOĞAZ KÖPRÜSÜ*
Türkiye’de 1. Boğaz köprüsü ihalesi açılacaktır. Tahmini ihale rakamı 150milyon$ Bu rakamın 75milyon$’ı devlet bütçesinden karşılanacak 75milyon$’I kredi olarak alınacaktır. Türkiye Japonya’dan 30milyon$ kredi almayı ve Japonya’nında köprü ihalesine katılmasını ummaktadır. Bu konularda Japonya’yı ikna etmek için Japonya’ya bir heyet yollanır. Görüşmeler çok başarılı geçer.
Türk bürokratlar Japonların teknolojisinin çok gelişmiş olmasına, projenin Avrupa ile Asya’yı birleştirecek anıtsal bir proje olmasına ve Japonların bu ihaleyi kazanma ihtimalinin çok yüksek olmasına değinerek Japonya’yı hem ihaleye katılmaya hemde 30milyon$ kredi kredi vermeye ikna eder. Japonlar ihaleye katılırlar. Ancak ihaleyi projeye 6milyon$ kredi veren İngiltere meşeli bir firma kazanınca Japonlar çok büyük hayal kırıklığı yaşarlar.
Sonrasında Japonlar kazanamadığımız bir ihaleye niçin 30milyon$ kredi verelim diye yakınmaya başlamışlardır. Bu konu Türk hükümeti ile görüşülmüş ve şöyle bir ortak paydada buluşulmuştur. Japonlar 30milyon$ kredi verecektir fakat bu krediyi boğaz köprüsü için değil Türkiyedeki diğer projeler için verceklerdir.
3- *BM GEÇİCİ ÜYELİĞİ*
Japonlar BM geçici üyeliği için aday olurlar. Japonlar oylamada Türkiye’den destek isterler.Türkiye japonlara destek vereceğini söyler. Aynı sene Bengladeş’te BM geçici üyeliği için adaydır. Oylamada Türkiye Bengladeş’i destekler. Bu Japonyada yeni bir hayal kırıklığına neden olur. Türkler Japonları bir dahaki aday olduğunuzda kesin siz desteklerim diye teselli eder.
Peki Türkiye niçin Bengladeş’İ destekledi? O dönemde Japonya ile olan ilişkilerimiz çok zayıf aynı şekilde Bengladeş ile olan ilşkilerimizde çok zayıf. Japonya ile olan ilişkilerimizi geliştirmeyi umut ediyoruz. Çünkü özellikle Güney Kore’nin ve bazı asya ülkelerinin sanayileşmesinde Japonyanın verdiği kredilerin ve yaptığı direk yatırımların payı çok büyük. Türkiyede Japonya’nın Güney Kore’ye yaptığı katkının aynısını Türkiye içinde yapmasını istiyor.
Bengladeşe olan ilgimiz ise hiçbir zaman ödemekle bitiremeyeceğimiz eski bir borçtan kaynaklanıyor. Hint Müslümanları Türk Kurtuluş Savaşında bize yardım elini en güçlü bir şekilde uzatan Müslüman toplululuktur. Büyük zorluklarla topladıkları maddi yardımı Rusya üzerinden Ankara Hükümeti’ne ulaştırmışlardır. Bengladeş ve Pakistan ise Hint Müslümanlarının devamı olan iki devlettir.
4- *1974 PETROL KRİZİ*
1974 petrol krizi ve sonrasında Petrol fiyatları astronomik bir şekilde artmıştı. Petrol üreten ülkelerle güçlü ekonomik ilişkileri olan Batı ülkeleri ürettikleri işlenmiş mamüllerin fiyatlarını arttırarak bu durumu kısa sürede dengeledi. Nihayetinde petrol üreten ülkelerin bu işlenmiş mamüllere ihtiyacı vardı.
Ancak Türkiye’nin tek döviz geliri bazı tarım ürünlerinin ve bazı madenlerin ihracıydı ve bunlar petrol için gerekli dövizi karşılamıyordu. Her geçen yıl işler daha kötüye gitti. Türkiye’nin döviz stok’u hızla eridi. 1977 yılına gelindiğinde artık herşey kuyruktaydı benzin, tüp, ve bilumum petrol ürünleri. Türkiye artık iflas eetmiş bir ülkeydi ve kendi olanakları ile bu durumdan kurtulması mümkün değildi. Türkiye arap ülkelerinden vadeli petrol almak istedi. Bizzat Başbakan, Cumhurbaşkanı rica etti. Ancak vadeli petrol alınamadı.
Sonrasında ABD Ve Almanya’nın başını çektiği Batı ülkeleri Türkiye’ye yardım etmeye karar verdi. Türkiye batı ittifağının önemli bir üyesiydi. Türkiye’nin büyük bir kara ordusu vardı. SSCB Türkiye’nin bu büyük ordusunu dengelemek için Türkiye sınırında büyük bir ordu bekletiyordu. Eğer türkiye iflas ederse SSCB Türkiye’yi işgal edebilir böylece soğuk savaş dengelerini kendi lehine değiştirebilir, veya Türkiye sınırındaki beklettiği orduyu Almanya sınırına aktarabilir ve Batı Avrupadaki dengeleri kendi lehine değiştirebilirdi.
ABD ve Almanya’nın bakış açısı bu stratejiye dayanıyordu. Türkiye’ye muhakkak suretle yardım etmeleri gerektiğine inanıyorlordu. Japonya’nın bakış açısı ise daha basitti. Türkiye mi iflas etti? Yazık biz de borç vermiştik şimdi verdiğimiz parayı geri alamayacağız. ABD ve Almanya Türkiye’ye yardım planını Japonlara bildirdiklerinde Japonlar zaten verdiğimiz parayı geri alamayacağız birde üzerine para mı vereceğiz diyerek şaşkınlıklarını ifade ettiler.
Nihayetinde ABD ve Almanya kendi stratejilerini Japonya’ya izah edip ve Japonya üzerine baskı yaptıklarında Japonya Türkiye’ye yardım yapmaya ikna oldu.
5- *EN ANLAMSIZ SAVAŞ*
Yakın tarihin en anlamsız savaşı olarak nitelendirilen İran Irak savaşı sürmektedir. Bu savaştaki tek kötü adam sanılanın aksine Saddam Hüseyin detaylı bir şekilde incelendiğinde birçok kötü adamın varlığı görülür. Kimi islam ülkeleri İran’ı kimi İslam ülkeleri Irak’ı desteklemektedir. Neredeyse tüm İslam dünyası bu savaş yüzünden iki parçaya ayrılmıştır. Birde fırsatçı batı ülkeler vardır ki Allahlık. Aynı anda her iki ülkeye silah satmaktadır.
Türkiye ise bu savaşın anlamsız bir savaş olduğunu en başından beri idrak etmiş ve her iki ülkeyede ateşkes yapmaları ve savaşı sonlandırmaları yönünde telkinde bulunmaktadır. Böyle bir karmaşada İran ve Irak ‘ın her ikiside Türkiye’nin bulunduğu konumdan memnundur. Paradoksal bir şekilde Türkiye birbiriyle savaşan her iki ülkeylede iyi ilişkiye sahiptir.
Bu savaşın tüm şiddetiyle sürdüğü bir ortamda bir japon uçağı pilotu bir rahatsızlık geçirdiği için Tahran’a zorunlu iniş yapmak zorunda kalır. Arasında hamile bir kadınında bulunduğu uçakta 700 japon vardır.
Japonlar her iki ülkeylede iyi ilişkiye sahip olan Türkiye’den yardım isterler. Türkiye ilk olarak Saddam Hüseyin’den Tahran’ı bombalamayı birkaç günlüğüne ara vermesini ister. Saddam Hüseyin bu ricayı kabul etmez. Tahran’a füze yağdırmaya devam eder. Türkiye Tahran’a pilotlarını yollar onca füzenin patlamanın arasında 700 adet Japon’u taşıyan uçağı Türkiye’ye getirir.
Japonya meclisindeki konuşması sırasında Turgut Özal’a Japonlar müteşekkir olduklarını söylerler. Turgut Özal ise mütevazidir. Önemli değil biz zaten Japonları çok severiz.
6- *BİR JAPON KOMEDİSİ*
Kuni Nakazono adlı japon genç kız Türkiye’ye geldi. Kendisin bir Türk koca arıyordu. Hürriyet gazetesine ilan verdi. Türk gençleride bu Japon genç kızla evlenmek için kuyruğa girdi. Turgut Özal biz Japonları seviyoruz derken bunu nu kastediyordu acaba? Bu olayı haberlerde izlemiştim ve çok garipsedim. Bir zaman sonra olayın aslı ortaya çıktı. Bu bir japon komedi programının Türkleri şakalamasında ibaretti. Türk erkeklerinin konuşması ve kendini tanıtması Japonya’da komedi programında sunulmaktaydı.
-SONUÇ-
1985’lerden itibaren Türkiye Japonya ilişkileri iyi niyet dileklerinin ötesine geçti. Turgut Özal Japonya’ya bir uçak dolusu işadamıyla gitti. Japonlar onları çok sevdiğimizi söylememimizin ötesinde birçok ticari antlaşma imzaladı. Aynı şekilde Japonları Türkiye ziyaretleri de iyiniyet dileklerinin ötesine geçti ve Türkiye’ye birçok direk yatırım yaptılar.
Kaynaklar
1- Türk Dış Politikası Osmanlı Dönemi. Editör DR Mustafa Bıyıklı
2- Japonya’nın Dış Politikası ve Türkiye Hıronao Matsutanı